Yazarken dinledim: Münir Nureddin Selçuk – Aziz İstanbul
**
Bismillah!
Bugünkü gezinin diğer kahramanı Beyza’ydı. :) Çılgın Çengelköy-Üsküdar gezisinin ilk cümlesinde geçen dost yani. :)
Biz Beyza’yla hiç normal bir şekilde gezemedik zaten. Misal;
Bir keresinde sırf otobüs boş gidiyor diye, dayanamayıp Üsküdar’a indik Ümraniye’den. Her şey bir anda oldu!
+Beyza bak boş 9ÜD!
-Binelim mi?!
+Binelimmm!
Sonrası zaten belli. Üsküdar’a gelip motora binmemek utanç sebebidir bizim için. Biz de Karaköy’e gittik. :) 15-20 dakika oturup geri döndük. Güya Ümraniye’de takılacaktık.
Sonuç: Artık gezi plan yapmıyoruz ;)
**
Bu sefer, yalnızca karşıya geçeceğimiz belliydi. Özetle; Ağa Kapısı’na, Süleymaniye’ye, Mercan Yokuşuna, Eminönü’ne, Yahya Efendi Mezarlığına ve Sinan Paşa Cami’sine gittik. Harita, güzergah ve gezdiğimiz noktalar aşağıda. :) –Özellikle ikinci resmin üzerine tıklarsanız yazıları daha net görebilirsiniz.-
Beyza ve benimle ilgili bilmeniz gereken bir şey; tatil günlerinde bile sabahın nurunda buluşuruz. :) Bu sabah da 8.45’te buluştuk. Sonuç, gün bitmek bilmedi. :) –Maksat hâsıl oldu diyelim.-
**
Gezi boyunca ben aç kaldım, martılar doydu. Simit alıyorum yiyeceğim diye, motora bir biniyorum, martıları görünce dayanamıyoruz, başlıyoruz simidi martılara atmaya. Acayip de eğlenceli bir şeymiş bu arada, şiddetle tavsiye ederim! :)
Çocuklarla… :)
Yalnız martıları doyuracağım diye benim gibi çayı soğutmayın. :)
**
Sıra geldi Ağa Kapısı’na, Sülaymaniye Cami’sinin az aşağısında bir yer. Şerbetler falan var, ama benim için anlamı, manzarası. -Özellikle gece manzarası şahane!-
Biraz daha erken gelseymişiz siftahı bizle yapacaklarmış. :)
Kahveleri içtikten sonra şimdi nereye gitsek diye çıkardık benim haritayı, bir sonraki hedefe karar verdik, tabi ki Süleymaniye Cami ve ardından Mercan yokuşu. :) -Eminönü turu boyunca, harita elimdeydi diyebilirim.-
**
Süleymaniye’de türbenin olduğu kısma giremedik yalnız, kapalıymış. (Gezi boyunca hangi türbeye niyetlensek kapalı çıktı zaten.)
Camilerin şu pencerelerine bayılırım, kurul önüne, bütün gününü geçir orada!
**
Sıra Mercan yokuşunda! Allah’ım! Bizi yorgunluktan öldüren kısım. Sonlara doğru Mısır Çarşısını (tanıdık bir yerler) gördüğümüzde mutluluktan uçuyorduk. :) Kendimizi Yeni Cami’ye attık, öğle namazı vakti idi zaten.
Mercan Yokuşu
İlk defa Yeni Cami’nin üst katına çıktım bu arada.
Biz yine haritayı açtık, şimdi nereye gitsek diye bakıyoruz. :)
**
Yahya Efendi’ye gitmeye karar verdik. İskeleye gittiğimizde ise Beşiktaş’a otobüsle gidebileceğimiz söylendi. Biz Beşiktaş’a direk motor vardır diye düşünmüştük.
Yıkıldık. Ama bu bizi durdurur mu?
Tabiki hayır!
Hemen yeni bir fikir: Üsküdar’a geçelim, oradan Beşiktaş’a gidelim. İlla motora bineceğiz ya, otobüse binmek olmaz. :)
**
Her zaman motorun üst katına bineriz, bu sefer alt katın yan taraflarındaki yerlere oturduk. Yeni favorim oldu. Denizle arandaki engel daha az burada. Elini uzatsan değecek gibi!
**
Böylece birkaç saat içinde iki kez kıta değiştirmiş olduk. :P Yaklaşık yarım saat sonra Beşiktaş’taydık. Yahya Efendi türbesine geldik.
Tabelalara bakınca aradığımız yeri bulmuş olmanın verdiği mutluluk, heyecan :))
Kanuni’nin süt kardeşi, Şeyh Yahya Efendi’nin türbesi de kapalıydı. Gerçi türbenin içine girmek için değil, ziyaret etmek için gitmiştik zaten. Ben, şahsen, selam vermek için giderim kabirlere, mezarlara. Cennette yanlarına gittiğimde beni tanısınlar diye giderim. O yüzden çok sıkıntı etmedik.
Orada Yahya Efendi mezarlığı varmış bir de. Ben İstanbul’da bu kadar huzurlu bir mekanda bulunmadım! Acayip bir yer. Bütün mezar taşları eski, etraf yeşil, kuş sesleri dışında bir ses yok, ziyadesiyle sakin… Huzuru mezarlıkta bulduk.
**
Buradan çıktıktan sonra Beyza’nın favorisi, iki tarafı ağaçlı yolda yürüdük. -Beyza’nın Yahya Efendi’ye gelme sebebi bu yolda yürümekti aslına bakarsanız. :D- Sohbet, muhabbet, otobüsle geldiğimiz yolu yürüyerek döndük.
‘Ağaçlı yol’un ilerisinde, kenarda kalmış şirin bir yokuş ve kafe.
**
Ve, son olarak (nihayet!) Sinan Paşa Cami’sindeyiz. Beşiktaş İskelesinin hemen karşısında. Benim favorilerimden. Mimar Sinan, Kaptan-ı Derya Sinan Paşa’nın emriyle imar etmiş camiyi. Yalnız Sinan Paşa vefat ettiğinde cami hâlâ inşaat halinde olduğu için, Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Cami’sine defnedilmiş.
Sinan Paşa Cami resmen NEŞELİ! Rengarenk içi! Maviler, turuncular, çiçekler! Bayılıyorum! -Aşka geldim, yemin ediyorum.-
not: fotoğraf bana ait değil.
not: fotoğraf bana ait değil.
**
Son kez motora biniyoruz ve Üsküdar’a dönüyoruz. Hükümet Konağında bir işi hallettikten sonra pestilimiz çıkmış bir şekilde Ümraniye’deyiz. Başladığımız yerde…
Ez cümle: Gezi yazısı yazmak, gezmekten çok çok daha zor.
Vesselâm!
Sâliha
Read Full Post »