Feeds:
Posts
Comments

Archive for October, 2013

Negatif enerjinin varlığına inanacağım neredeyse.

Aylarca güzel güzel kullanılmış neredeyse hasarsız telefon, gergin bir anımda elimde dururken birden bire bozuluyor! Ne bir darbe ne de bir işlem söz konusu. Öylece, durduk yere. İyi de ben zaten kızgındım? Değil mi? Negatif enerji yüklüydüm?! O yüzden bozuldu alet. E ama o bozulunca ben daha çok gerilmez miyim? Gerilirim.

Gerildiğimde kollarımın ağrıması diye bir şey de var mesela. Garip.

Aklıma gelmişken, insanın kendini dinlemesi önemli imiş. Etraflıca, maddi manevi!
Bir dostumdan bir cilt kanseri vakası dinledim. Genç bir hanımefendi. Bir süre cildindeki değişikliğin kanser olduğunun farkında bile değil. Ve şimdi yayılmış durumda? Bu, maddi olan.
-Allah acil şifalar versin, amin-

Bir de diğeri var. Kafanızı dinleyin. Dinleyelim. Kendimizi tartalım. Gerekirse kandıralım!

Mesela, geçenlerde öğrendiğim birkaç taktik; başınızı yukarı kaldırdığınızda -yükseklere bakar gibi- mutlu hissedermişsiniz, o pozisyondayken fizyolojik olarak ağlamak da mümkün değilmiş zaten. Dik durduğunuzda ve birkaç kez derin nefes aldığınızda da iyi hissedermişsiniz. Sadece güzel anılarınızın olduğu bir şarkıyı dinlediğinizde ya da.

Böyle şeyler söylüyorlar, bilmiyorum. Daha o konuya gelmedik. ^^

**

Bir de şu var, dünyaya dışarıdan bakmak. Uzaydan gibi. Ama sadece mesafe olarak düşünmeyin, süreç olarak da. Dünya’nın 4 milyar yıldır  ve insanın 200.000 yıldır var olduğunu iddia ediyorlar. Allahu alem.

Diyelim iki yüz bin yıl. Doğan ölen insanların hepsini düşününün. Siz milyarlarca insandan sadece birisiniz. Bu kadar sıradan, bu kadar basit.

Benimki mesela, bozulan binlerce telefondan yalnızca biri. Olağan şeyler bunlar. Ehemmiyetsiz.

Değil mi?

**

Ah, bu arada, nazar diye bir şey de var. Arkadaşlar ne kadar temiz kullanılmış bu telefon deyip duruyorlardı. -Beyzacım, canım, selamlar- Belki de sadece onlar böyle dedi diye gitti telefon?

Kafamda deli sorular*

Vesselam.

 

*Bunu yazdığıma inanamıyorum.

 

Read Full Post »